ABUMRABUM



ABUMRABUM

İSKENDER PALA

Birkaç gün önce bir kitapçıdaydım. Almayacak olsam dahi kitapları incelemek, kapaklarıyla tanışmak bana büyük haz veren hobilerim arasındadır. Bu şekilde kitapların arasın da gezinirken İskender Pala'nın ABUMRABUM adlı kitabıyla karşılaştım. Şahsi fikrim olarak söylemek gerekirse İskender Pala'nın tüm kitapların da olay zincirini önce farklı farklı tanıtırken sonra ortak bir noktada birleştirmesi beni her romanını okuyuşum da cezbeder. En az ilk 100 sayfasında adeta okuyucuyu hazırladığını düşünüyorum. Bu hazırlık sonrasın da ise okuduğumuz her şeyi birbiriyle birleştiriyor ve başından beri aslında bağlı olduklarını bize kanıtlıyor. Kişiler, olaylar iç içe geçtikçe kitabı elimizden bırakamıyoruz.
ABUMRABUM’ da ise yine ilgimi çeken kitaba yönelmemi sağlayan bu efsane kurgu oldu. Daha önce Nuriye Çeleğen’e ait olan Aşk-ı Sükun isimli kitabında gerek Hz. Hacer gerek ise Hz. İbrahim peygamberimizin sabır, itaat ve daha lisanımın tasvir etmeye yetemeyeceği özellikleri beni etkilemiş bir solukta okumama sebep olmuştu. Unutmaya kıyamayacağım kadar büyük bir lezzet bırakmış olacak ki bu iki nadide hayat. Kitapçı da kapağında “Bir Hz. İbrahim Romanı” yazması buna artı olarak yazarın İskender Pala oluşu kitaba dair başka bir araştırma ve inceleme yapmamın gereksiz olduğunu hissettirmiş doğruca kitabı alarak çıkmıştım. Genel de almayı düşündüğüm her kitap için en azından arka kapağını okur veya okuyucu yorumlarını inceler az da olsa fikir edinirdim. Fakat şuan fark ettim ki bitirmiş olduğum bu kitabın henüz arka kapağını okumamış ve doğrudan sayfalarının arasında bulmuşum kendimi. Okuyan veya okuyacak olanlar kitabın ilk sayfasında ki “Bu kitapta yer alan bütün resimler gerçektir. Olaylar ve isimlerdeki benzerlikler tesadüf değildir.” Yazıyor olması bile bu acele için yeterli bir neden olduğunu görecektir.  Bu ilk sayfa yazısında ki özellikle “resimler” yazan kısmı bende merak uyandırmıştı. Önce hepsini tek tek inceledim ve bu resimler neyi anlatıyor diyerek merakım tazelenmiş bir halde okumaya başladım.
Hz. İbrahim’in ayak izlerinin peşinden yürümek adına yola çıkılan bu kitapta Japonya da ki bir cinayet soruşturması karşılıyor öncelikle bizi. Mezuniyet öncesi öğretim üyesinin şüpheli cinayeti soruşturulurken kitabın devamında dinler, kutsal kitaplar, tarihi eserler, semboller, dünyayı ele geçirmeye çalışan gizli örgütler, CIA, MİT üzerine devam edip daha öncede bahsettiğim gibi hepsini ortak noktada birbirine bağlıyor ve polisiye olarak başlayan bu roman bizleri heyecanla tarihin peşinden sürüklüyor. Bunların yanı sıra Müslümanlar ve Ortadoğu için planlanan oyunlar için de sık sık mesajlar veriyor.
Heyecanla bir tarih tatmak aynı zamanda bir polisiye romanı okumak isterseniz tavsiye ederim…

Yorumlar

Popüler Yayınlar